Post Pic

Türü: 152 sayfalık kitap ve belgesel film
Yapım Yılı: 2011

Uzun bir yürüyüştür Türklerin yürüyüşü… Orta Asya’dan başlayıp Avrupa’nın içlerine kadar gitmeyi başaran bir yürüyüş… Bir cihan İmparatorluğu’nu kuran, geçtiği yerleri çizmesi altında ezmeyip toprağıyla, insanıyla ve kültürüyle yeşertebilen bir anlayışın yürüyüşüdür. Her adımında tarihin onurlu izleri, sanatın yücelişi, hoşgörünün selamı hissedilir. İşte bu yürüyüşün başlangıç noktasıdır Ahlat…

Burada kümbetler Türk tarihinin savaşçı erkeklerini, keramet sahibi velilerini, ileri görüşlü devlet adamlarını ağırlar. Mezarlıklar ölümü değil, bir zamanlar nasıl yaşandığını anlatır. Camiler ezan sesinin sonsuzluğunu, köprüler medeniyetin birleştirici etkisini söyler… Burada yalnızca burada, bir mezarın başında durup Osman Gazi’nin büyük dedesi Kayı Alp’in huzurunda olunduğu hissedilir, büyük ataların gaza ruhu canlanıp insana eşlik eder…

Tarih neredeyse topraktan fışkırırken Ahlat’ta zaman adeta durmuş gibidir. Hürremşah gibi dahi bir taş ustasını ve daha nicelerini bağrında büyüten Ahlat bugün de aynı taşı, dile getirip konuşturacak kadar incelikle işleyen yetenekli ustaların ellerinde büyümektedir.  Yüzyıllar öncesinden gelen gelenekler, eski ile yeniyi birleştirirken buradaki ruhu eksiksiz ve hiç zedelemeden yaşatmayı başarmaktadır.

Doğal güzelliklerin, mavi ile yeşilin, bereketli Anadolu toprağında eridiği yerdir Ahlat…  Yüzünü Türkiye’nin en büyük gölü olan Van Gölü’ne, sırtını ulu dağlara yaslamıştır. İçinde ateş barındıran volkanik dağlar Ahlat’a durgun, sakin ve saklı krater gölleri armağan etmiştir. Yazın tatlı bir esinti, kışın karlar altında saf bir beyazlık ile görüldüğünde yalnızca tarihine değil doğasına da vurulur insan…

Ahlat küçücük toprağında, dünya tarihini değiştiren büyüklükte bir milletin izlerini saklamaktadır.

Deniz KORLU ORAL

Post Pic